6 Şubat 2025

Çınarcık Haberler – Güncel Yerel ve Ulusal Son Dakika

Çınarcık Haberler: Ekonomi, spor, teknoloji ve magazinde tarafsız, hızlı, güvenilir haberlerle gündemi yakalayın!

Erkan Baş’tan, 6 Şubat’ın ikinci yılında iktidara tepki: Topladığın parayı götürüp zenginlere, patronlara peşkeş çektiğin için

Erkan Baş'tan, 6 Şubat'ın ikinci yılında iktidara tepki: Topladığın parayı götürüp zenginlere, patronlara peşkeş çektiğin için

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, 6 Şubat Depremlerinin ikinci yılında iktidara tepki gösterdi. Baş, “Ne zaman büyük bir felaket yaşasak hemen diyorlar ki ‘Bugün siyaset yapma zamanı değil’. 2 yıl geçti, 2 yıl sonra soruyorum: Ey iktidar, sen bu 2 yılda ne yaptın? Bu insanlar 99’dan bu yana deprem vergisi ödediler mi? Deprem için sen bu insanlardan para topladın mı? Ama topladığın parayı götürüp zenginlere, patronlara peşkeş çektiğin için, deprem önlemlerini almadığın için 54 bin insan hayatını kaybetti, yüz binlerce insan sokakta kaldı” ifadelerini kullandı.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, bugün İstanbul’daki, Avcılar Çarşamba Pazarı’nı ziyaret etti. Ziyareti sırasında TİP standında konuşan Baş şunları kaydetti:

“Ey iktidar, sen bu 2 yılda ne yaptın?”

Baş, 6 Şubat Depremlerinin ikinci yılında iktidara tepki göstererek konuşmasına şu şekilde devam etti:

2 önce çok büyük bir afet yaşadık. Afet doğal, dünyanın her yerinde tarihin çok başka dönemlerinde de afetler yaşanıyor. Ama bir afeti felakete çeviren şey siyasetçinin basiretidir. O yüzden bu ülkede insana değil de paraya değer veren, bu ülkede halkı değil de zenginleri düşünen bir iktidar olduğu için ne zaman bir afet yaşasak o afet felakete dönüyor ve yoksullar, emekçiler, halk, bizler hayatımızı kaybediyoruz. Ne zaman büyük bir felaket yaşasak hemen diyorlar ki ‘Bugün siyaset yapma zamanı değil’. 2 yıl geçti, 2 yıl sonra soruyorum: Ey iktidar, sen bu 2 yılda ne yaptın? Bu insanlar 99’dan bu yana deprem vergisi ödediler mi? Deprem için sen bu insanlardan para topladın mı? Ama topladığın parayı götürüp zenginlere, patronlara peşkeş çektiğin için, deprem önlemlerini almadığın için 54 bin insan hayatını kaybetti, yüz binlerce insan sokakta kaldı. Sen o insanlar enkaz altındayken insanlara kendi senalarını dinleterek öldüren bir iktidar olarak tarihe geçtin. Sen insanlar depremden kurtulmuş, enkazdan çıkmış, o soğuk gecelerde sokakta yaşarken çadırları satan bir iktidar olarak tarihe geçtin. Depremden sonra aldın eline mikrofonu, o sıcak sarayında, yandaş gazetecilerin ve kukla bakanlarınla otururken dedin ki ‘Bir yıl içerisinde evi yıkılan herkesin evini yapacağız’. Depremin üzerinden 2 yıl geçmiş, verdiği sözün daha yüzde 20’sini, 30’unu bile yapamamış, hala insanların konteyner kentlerde kaldığı, hala insanların çadırlarda yaşamak zorunda olduğu bir ülke gerçeğiyle yan yanayız ama sen dünya liderisin, sen büyük reissin, bütün dünya bizi kıskanıyor yalanları söyleyensin. Bütün dünya bizim neyimizi kıskanıyor? Açlığımızı mı kıskanıyor, yoksulluğumuzu mu kıskanıyor, sokakta yaşamımızı mı kıskanıyor?

“Ülkeye karşı işlenen suçlarda asla zaman aşımı işlemeyecek”

Değerli arkadaşlar, çok büyük bir deprem yaşadık. Eşimizi, dostumuzu, evladımızı, annemizi, babamızı, amcamızı, teyzemizi, sevdiklerimizi kaybettik. Onları yüreğimize gömdük ama onların o depremde hayatını kaybetmesine neden olan yandaş müteahhitlerden hesap sorulmamasını asla toprağa göndermeyeceğiz, asla unutmayacağız.

Depremin üzerinden 2 yıl geçmiş o yandaşlar, o üç kuruş para için insanların ölümüne neden olanlar hala sokaklarda elini kolunu sallayarak gezmeye devam ediyor. Öbür tarafta bu iktidara muhalif siyasetçiler, sadece düşüncelerini söyledikleri için cezaevine atılmaya devam ediyor.

Biz bu ülkede gerçek suçlular hesap verene kadar mücadele etmeye mutlaka devam edeceğiz ve kimse tereddüt etmesin, bu halka karşı işlenen, bu ülkeye karşı işlenen suçlarda asla zaman aşımı işlemeyecek. Ne zaman olursa olsun bu halk iktidara geldiğinde, iki elimiz bütün hırsızların, bütün yağmacıların, bütün yolsuzlukları yapanların ve onlara yardım eden siyasetçilerin iki yakasına yapışacak, halk adına mutlaka bunun hesabını soracağız”

“Zenginler her gün daha zengin oluyor, yoksullar her gün daha yoksul oluyor”

Konuşmasında pazar esnafının ve vatandaşların ekonomik sıkıntıdan dolayı yaşadığı geçim derdine de dikkat çeken Baş, şunları kaydetti:

“Bir şeyi hep birlikte görmemiz gerekiyor: Bu iktidar bizi birbirimize düşürerek, bölerek, parçalayarak; halkı komşuya, kardeşi kardeşe, anneyi-babayı çocuğuna, çocuğunu annesine-babasına düşman ederek yöneten bir iktidar. Herkes birbirine kaygıyla, korkuyla, düşmanlıkla bakıyor bu iktidar döneminde. Size buradan bir kez daha bir çağrı yapmak istiyorum.

Şu pazar tezgahlarının hepsindeki arkadaşlarımız aynı pahalılıkla uğraşıyorlar, sabahın köründe geliyor buraya tezgahı açıyor üç kuruş para kazanmak için ama memleketteki enflasyon, yani yoksulun parasını zengine götüren o ekonomik düzen nedeniyle tezgahtaki esnaf da para kazanamıyor. Karşısındaki emekli teyzem, emekli amcam, asgari ücretle çalışan işçi, öğretmen, doktor, memur, hiçbirisi de evine şöyle emleri dolu dolu meyveyle sebzeyle gidemiyor.

Burada vatandaş alışveriş yapamıyor, esnaf emeğinin karşılığını alamıyor. Bütün bunların bir nedeni var, Türkiye’de bozuk bir ekonomik düzen var, ama bu bozuk ekonomik düzen devam edebilsin diye iktidar koltuğuna oturtulan Recep Tayyip Erdoğan var. Onların ne söylediğini ne anlattığını bir kenara bırakalım, şu gerçeğe çağırıyorum sizi: 22 yıldır bu ülkede bir iktidar var, zenginler her gün daha zengin oluyor, yoksullar her gün daha yoksul oluyor. 22 yıldır her gün zenginleri daha zengin eden bir iktidar bizim iktidarımız olamaz.”

“Turizm Bakanı 78 tane insanın hayatını kaybetmesinde suç ortağı”

Konuşmasında Bolu, Kartalkaya’da Grand Kartal Otel’de çıkan yangın sonucu 78 insanın canını yitirdiği faciada Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da sorumlu olduğunu belirten Baş, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Öyle bir ülke yarattılar ki gelir uçurumu var, burada insanlar bir lira daha ucuza alışveriş yapmak için belki bir saat pazarı geziyor, öbür tarafta 45 tane haramzade Türkiye’nin bütün serveti kadar parayı bir yılda ‘kar’ diye evlerine götürüyorlar. Sonra ne oluyor? Öyle bir ülke yarattılar ki senin çocuğun paran yoksa okuyamıyor, paran yoksa hastaneye gidemiyorsun. Eğitim satılıyor, sağlık satılıyor, ondan sonra Yenidoğan Çetesi diye birtakım şerefsizler çıkıyor, çocuklarımızın canı üzerine, kanı üzerine para kazanıyorlar.

O Yenidoğan Çetesi’ni yaratan bu sermaye düzenidir, o Yenidoğan Çetesi’ni yaratan insan sağlığından para kazanmak isteyen, adına sağlık sektörü denilen, başına da özel hastane patronunu sağlık bakanı diye oturtan bu sistemdir. Kartalkaya’da insanlar hayatlarını niye kaybediyor? Üç kuruş daha fazla para kazanmak için yangın merdiveni yapmayan o turizm patronları yüzünden kaybediyor. Niye kaybediyor? Orada işçileri üç kuruşa, asgari ücretle, sendikasız, sigortasız çalıştıran turizm patronu yüzünden kaybediyor.

O patron üç kuruş fazla para kazanacak diye biz ölüyoruz, o patronu kim koruyor? Turizm patronu, turizm bakanı koruyor. Turizm Bakanı Kartalkaya’da yanan otelin yataklarını satıp oradan para kazanıyor, yani bu ülkedeki Turizm Bakanı 78 tane insanın hayatını kaybetmesinde suç ortağı ama utanmadan hala o koltukta oturmaya devam ediyor.

“Bizim kavgamız ölüme karşı yaşam kavgası”

Bizim kavgamız ölüme karşı yaşam kavgası. Bizim kavgamız paraya karşı insan kavgası. Bu iktidara som vermedikçe rahat yüzü görmeyeceğiz. O yüzden hepimizi, bütün emekçileri, emeğiyle, alın teriyle yaşayan bütün namuslu insanları birleşmeye çağırıyorum. Biz din farkı bilmeyiz, dil farkı bilmeyiz, inanç, kültür farkı bilmeyiz, cinsiyet farkı bilmeyiz. Bizim için bir emekçiler vardır, bir de emekçileri sömürerek servetine servet katan patronlar vardır. Onlar bizi bölmeye mi çalışıyor? Biz birleşeceğiz. Dünyanın dört bir yanında insanların ten rengi farklıdır, dili farklıdır, inancı farklıdır, kültürü farklıdır. Ama dünyanın her yerinde insanların alın terinin ve gözyaşının rengi ayrıdır. O yüzden biz alın terinin ve gözyaşının ittifakını kurmak zorundayız. Emekçilerin birliğini kurmak zorundayız.” (ANKA)